Ankara Dil ve Konuşma Merkezi
Selvi Ankara Dil ve Konuşma Terapisi
Selvi Ankara Dil ve Konuşma Merkezi olarak, deneyimli ve profesyonel kadromuz ile, değerli öğrencilerimize dil ve konuşma güçlüğü alanında eğitim veriyor, her bir öğrencimiz ile birebir ilgileniyoruz. Merkezimizdeki dil ve konuşma terapistlerimizle en iyi terapileri almalarını sağlıyor ve mutlu bir eğitim dönemi geçirmeleri için tüm kadromuzla elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
İçindekiler
İletişim Nedir?
İnsanlar duygularını, isteklerini ve ihtiyaçlarını paylaşmak için iletişim kurarlar. İletişim bebeklik döneminden başlayarak yaşamımız boyunca devam eden duygu ve düşünce aktarımıdır. Bebekler ilk birkaç ayda ses çıkarmaya, jest kullanmaya ve bakışları takip etmeye başlar. Sonrasında istekleri için hareket etmeye, ses çıkarmaya başlar. Tüm bunları iletişim kurmak amacıyla yaparlar. Bebek/çocuk acıktığında, yorgun olduğunda, mutlu olduğunda, dikkat çekmek istediğinde iletişim kurmak için eylemler gerçekleştirir. Dil ve konuşma bozukluğu kişiler arasındaki iletişimi sınırlandırmaktadır.
Dil ve Konuşma Bozukluğu:
İletişimi başlatmakta, sürdürmekte ve sonlandırmakta yaşanan güçlüktür. Dil ve konuşma bozukluğu olan bireyler isteklerini ve kendilerini ifade etmekte güçlük yaşamaktadır. Gelişimsel yetersizliği olan çocuklar ilk kelimelerin edinilmesinde ve kullanılmasında gecikme yaşar.
1.Dil Bozukluğu Nedir?
Çocuklar dilin anlamını ve kullanımını çevresindeki kişilerle etkileşim kurarak öğrenir. Dil bozukluğu, yazılı ya da sözlü veya diğer sistemlerinin algılanmasında/kullanılmasında meydana gelen bozukluktur.
1. Alıcı Dil Bozukluğu
Alıcı dil, çocuğun duyduğu seslerin, kelimelerin veya cümlelerin kullanımını anlamasıdır. Elma kelimesini söyleyemese de elmayı bilmesi, zihninde elmanın şeklinin belirmesidir. Başka bir örnekle açıklamak gerekirse zil çaldığında çocuğunuza “ kapıyı açabilir misin?” dediğinizde yönerge takibi yaparak kapıya yönelmesidir. Örnekler bununla sınırlı kalmamakla birlikte kullandığımız dilin tüm kurallarını (ekler, zaman kavramı, kavramları gruplaması…) kapsamaktadır.
2. İfade edici dil bozukluğu
İfade edici dil bozukluğu, kişinin iletmek istediği düşünceleri aktarması (söylemesi) ve kendini anlatabilme konusunda yaşadığı güçlüktür. İfade edici dil becerisi, daha önceden zihninde şekillendirdiği elma kelimesini söylemesidir. Zil çalınca “zil çaldı” diyerek kapıya yönelmesidir. Çevresindeki kişilere ne? Kim? Ne zaman? gibi soruları sormasıdır. Özetlemek gerekirse alıcı dil, dilin nasıl kullanıldığını anlama iken ifade edici dil kendini anlatma, düşüncelerini ifade etme ve konuşmaya yöneliktir.
3. Mikst tip bozukluk
Alıcı ve ifade edici dil beceri bozukluklarının birlikte görüldüğü durumlardır.
4.Gecikmiş Konuşma
Çocuğun beklenen yaşta ve şekilde dil ve konuşma becerilerinde sınırlık olması veya konuşamamasıdır.
5.Gelişimsel Dil Gecikmesi
Konuşmayı üretmede santral ve nörolojik (sinirsel) işlemin gecikmesidir. Dili öğrenmede doğal gelişim süreci gecikir. Özellikle erkek çocuklarında ve ailede geç konuşma öyküsü olanlarda sık görülür.
6.Gelişimsel Dil Bozukluğu
Belirgin bir neden olmaksızın (örn: mental retardasyon, işitme kaybı vb.) dil kazanımında bozukluk olarak tanımlanır. Bu gruptaki çocuklar genellikle normal işitme, yaşıtları ile paralel zeka gelişimi ve iyi düzeyde duygusal ilişkileri olmalarına rağmen yaşlarına uygun konuşma gelişimi olmamaktadır. Gelişimsel konuşma ve dil bozukluğu olan çocuklar, uygun dil ve konuşma terapisi almadıklarında beklenen gelişimi gösteremezler ve ilerleyen zamanda dil kökenli öğrenme güçlükleri (disleksi) için bir risk faktörü olabilirler.
Gelişimsel dil bozukluğunda, çocuğun kronolojik yaşı ile dil yaşı arasında ciddi fark vardır. Bozuklukta hem alıcı dil hem de ifade edici dilde bozulmalar olurken ifade edici dilde daha fazla bozulma ya da dil yaşının daha geriden geldiği gözlenmektedir. Gelişimsel dil bozukluğu, özgül öğrenme güçlüğü ile karıştırılmaktadır. Belli bir nedeni olmadan dil kazanımında bozukluk varsa okula başlayana kadar bu durum pek fark edilmiyor. Okuduğunu anlama ve yazma güçlükleri dil ile ilgili de olabilir. Bu tür çocuklarda gecikmiş konuşma öyküsü açısından da değerlendirilmelidir.
7. Dil Değerlendirmesi
- Norma dayalı; TEDİL -Türkçe Erken Dil Gelişim Testi, TODİL-Türkçe Okul Çağı Dil Gelişim Testi, DİLTAR -Dil gelişimi Tarama Envanteri gibi testlerle ve daha küçük yaş gruplarında aileye sorularak uygulanan iletişim envanterleri (TİGE) ile,
- Doğal gözlem yoluyla (ortak dikkat, anne-çocuk ve terapist-çocuk ilişkisi, spontan sözcük üretimi gibi) değerlendirilir.
Ne Zaman Dil ve Konuşma Açısından Uzmana Başvurmalıyım?
- 3-4 aylıkken çevresindeki kişi ve oyuncaklara ilgi göstermiyorsa,
- 6-9 ay arasında babıldaması yoksa,
- 1 yaşında ismini, hayır kavramını ve basit komutları (al, ver) anlamıyorsa,
- ayda 6-10 kelimesi yoksa,
- 2 yaşında iki kelimeyi yan yana birleştiremiyorsa, iki basamaklı komutları yerine getiremiyorsa,
- 2 yaşında fiilleri/eylemleri de içeren en az yüz kelimesi yoksa,
- 3 yaşında dört kelimeli cümle kuramıyorsa, ne?, nerede?, kim? sorularını anlamıyorsa,
- 4 yaşında 4-5 kelimeli cümle kuramıyorsa,
- 4 yaşında 3 basamaklı komutları yerine getiremiyorsa,
- 5 yaşında bir hikayeyi anlatamıyorsa,
- 7 yaşında üst düzeyde hikaya anlatamıyorsa, okulda başarı performansı düşük ise dil konuşma açısından değerlendirilmelidir.
8. Dil Gecikmesi/bozukluklarında Terapi
Dil bozukluğu ya da gecikmesi olan çocukların terapilerini aile katılımı ile gerçekleştirmekteyiz. Dil gelişiminde çocuk ve aile etkileşimi önemlidir. Özellikle 0-3 yaş arasında taklit ve oyun becerileri çok önemlidir. Dil bozukluğu terapilerinde, iletişim becerilerini güçlendirmek için günlük yaşantı içinde, çocuğun çevresini de düzenleyerek dilin işlevlerini ve yapısı öğretmeyi amaçlarız. Çocuğun potansiyelini ortaya çıkarmak için aile ile iş birliği yapılır. Çocuğun iletişim düzeyi nedir? Buna uygun hedefler nelerdir? Duyusal tercihleri nelerdir? Bu tercihlere bağlı eğlenceli etkinliklerle öğrenmeleri nasıl arttırılır? Belirlenir. Sonrasında aile bilgilendirilir ve yönlendirilir. Aile katılımı ne kadar fazla olursa çocuklarına olan faydaları da aynı oranda artacaktır. Aile eğitiminde; alıcı dil ve sözcük dağarcığını arttırıcı şekilde konuşmalarını sağlamada, alıcı dil becerilerini ve etkileşimi artırıcı görsel materyal kullanmalarını sağlamada (aynı zamanda çocuğun ilgisini çeken öğrenmeye motive edici materyaller), dil öğrenimlerini destekleyici müzik, kitap ve oyuncak kullanmalarını sağlamada rehberlik edilir.
2. Konuşma Bozuklukları
Konuşma üretimi: Solunum (respirasyon), fonasyon (sesleme), rezonans ve artikülasyon olarak adlandırılan dört temel sürecin sağlıklı işlemesi ile gerçekleşir. Bu süreçlerin normal gelişmesine engel olan anormal durumlarda konuşma bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Yarık damak/dudak bulunması, dişlerdeki yapısal bozukluklar, bazı genetik sendromlar sonucu oluşan yapısal bozukluklar da konuşma problemlerine neden olmaktadır. Ayrıca sinirleri ilgilendiren bozukluklardan dolayı kas gücünün zayıflaması veya engellenmesi durumunda da konuşma problemleri görülmektedir.
Solunum: Akciğerler, göğüs kasları, diyafram ve karın kasları gibi yapılarla gerçekleşen solunum; nefes alıp verme işlevini gerçekleştirdiği için hayati önem taşır. Solunum konuşmadaki güç kaynağıdır. Nefes verirken konuşma gerçekleşir. Başka bir deyişle solunum yapacağız ki o solunumla konuşmaya başlayalım. Solunum kapasitesi, etkili kullanımı ve solunum farkındalığı konuşma üretimi için önem kazanır.
Fonasyon: Soluk verme esnasında ses tellerinin titreşerek sesin oluşma sürecidir. Fonasyonda, yutmada ve solunumda görev alan gırtlakta ses oluşur ve biçimlenir.
Rezonans: Fonasyon ile oluşan sesin gırtlak üstü yapılarda, kafa ve burun boşluklarında süzülüp bazı seslerin güçlenme evresidir.
Artikülasyon: Gırtlakta oluşan sesin ağızda (oral kavitede) şekillenmesi ile oluşma sürecidir. Sesler oluşum yerine, hareket tarzına göre yediye ayrılır. Örneğin iki dudak birbirine hareketiyle “b” ve “p” sesi, dudak-diş hareketiyle f” ve “v” sesi, gırtlağımızdan çıkarsa “h” sesinin oluşması gibi örnekler verilebilir.
Konuşma bozuklukları;
- Konuşma sesi bozuklukları
- Motor konuşma bozukluklukları
- Akıcılık bozuklukları
- Ses bozuklukları olmak üzere ayrılmaktadır.
1. Konuşma Sesi Bozuklukları
Konuşma bozukluğu olan kişiler bazı sesleri hiç çıkaramayabilir (artikülasyon), çıkardığı bildiği sesleri konuşma esnasında karıştırabilir veya akıcı konuşamayabilir. Bu tür problemler kişinin anlaşılırlığını bozarak; kişinin düşüncelerini aktarmasında, iletişim kurmasında ve ilerleyen dönemlerde akademik başarısı konusunda güçlük yaşamasına neden olur.
Artikülasyon Bozuklukları
Konuşma organlarının yapı ve hareketlerinin kısıtlanmasıyla dildeki seslerin üretiminin doğruluğunun ve hızının etkilenmeyle oluşan bozukluktur. Artikülasyon bozukluklarında, kişi sesi üretmek için gerekli hareketi yapamaz ve ses üretilmez. Ünlü sesler (a,e,i…) ses tellerinden çıkarken dilin şekli, yüksekliği, ileride-geride oluşu ve yuvarlak-düz oluşu ile ilgilidir. Ünsüz sesler (k,z,r,f…) ise ağızda (oral kavite) daralır ve birçok engele takılır. Ünsüz sesler sınıflandırılırken oluştuğu yer, nasıl oluştuğu ve ses tellerinin titreşip titreşmediği önem kazanır.
Ne Zaman Artikülasyon Terapisi Almak İçin Uzmana Başvurmalıyım?
Konuşma seslerini kazandığımız belli yaşlar vardır. Örneğin “r” sesi en geç 6 yıl 11 aya kadar edinilmesi gerekiyor. Çocuğunuz 5 yaşında “r” sesini çıkaramıyorsa bu bir gecikme ya da bozukluk değildir. Fakat 7,5 yaşında “r” sesini çıkaramıyorsa terapiye ihtiyacı vardır. Çocuğunuz 3,5 yaşında “f,v,z,h” seslerini çıkaramayabilir bu seslerin gelişimi 4 yaş- 4 yaş 11 aylık arasında da gelişmeye devam etmektedir. Fakat 5 yaşında “f,v,z,h” seslerini çıkaramıyorsa değerlendirme önerilir.
Fonolojik Gecikme/Bozukluk
Fonoloji, konuşma seslerinin zihinde nasıl organize olduğuna ve nasıl temsil edildiğine ilişkin bilgidir. Çocuklar bu bilgiyi çok erken dönemde kendiliğinden edinirler. Fonolojik farkındalık, ileri yaşlarda da gelişimi devam eden ve eğitimle desteklenmesi gereken bir beceridir. Okul öncesi dönemde gelişemeye başlar ve okul çağının ilk yıllarına kadar gelişimi devam eder.
Fonolojk farkındalık becerileri, okuma-yazma öğrenmede önemli bir yordayıcı koşul olurken, aynı zamanda okuma-yazmayı öğrenme ile de gelişebilmektedir. Konuşma bozukluğu olan çocuklar ise bu açıdan dejavantajlıdır, çünkü hem fonolojik farkındalık hem de okuma becerilerinde güçlükler yaşamaktadır.
Fonolojik gelişim: dil gelişimi ve bilişsel süreçleri içermektedir. Çocuklar kullandığı dile ait tüm fonolojik kuralları öncelikle işiterek sonrasında santral işitsel sistemde kodlayarak edinirler. Bu süreç içinde yetişkin ses sistemini öğrenirken de hata yaparlar. Hece yitimi (telefon-tefon), ünsüz düşmesi (sabun-sabu), seslerin yerini değiştirme (şemsiye- şesmiye), önleştirme, akıcıların yer değiştirmesi (rüya-lüya) gibi birçok fonolojik işlem becerileri vardır. En geç biten fonolojik işlem becerisi olan akıcıların yer değiştirme işlemi 5,5 yaşa kadar gelişmektedir.
Fonolojik gecikme/bozukluk: Sesi üretmek için hareketin yapıldığı, sesin üretildiği fakat kelime içinde (örneğin kelimenin başında veya sonunda) üretilemediği durumdur. Çocuk üretebildiği sesi doğru yerde kullanamayıp dizim hatası yapar. Yukarıda bahsedilen fonolojik işlem becerilerinde gecikme vardır. Fonolojik gecikme değerlendirilirken harf bazında düşünülmez. Fonolojik işlem becerisini yapması gereken yaştan ne kadar ileride? Hangi fonolojik işlem becerilerinde gecikme var ona göre değerlendirme yapılır. Örneğin; “su” yerine “fu” demesi, “kitap” yerine “kipat” demesi, “uçak” yerine “uçat”, “fare” yerine “pare” demesi gibi. Bir çocuğun “gemi” kelimesine “demi” demesi üç yaşına kadar gelişmesi gereken beceridir. Eğer üç yaşından daha ileri bir yaşta örneğin dört yaşında “demi” diyorsa gecikme olarak değerlendirilir. Dili edinmede problem olabilir.
Fonolojik bozukluk, çocukta görmediğimiz veya hiçbir yaşta görülmeyen fonolojik işlem hataları yapması ya da bitmesi gereken fonolojik işlem becerisinin çok ileri yaşlarda da (örn. 9-10 yaş) devam etmesidir. Tutarlı ve tutarsız fonolojik bozukluk olarak ikiye ayrılmaktadır. Tutarlı fonolojik bozuklukta çocuğun fonolojik işlem hataları tutarlıdır. Örnek vermek gerekirse “kedi” kelimesine her defasında “tedi” demektedir. Tutarsız fonolojik bozuklukta ise gecikmiş ve gelişimsel olmayan hatalar yapıyordur. Örneğin “kedi” kelimesine “tedi”, “cedi”, “sedi” gibi her defasında farklı anlamlı/anlamsız kelimeler söylemesidir. Bu grupta öncelikle tutarsız fonolojik bozukluk, terapilerle tutarlı hale getirilmektedir.
Artikülasyon ve Fonolojik Bozukluk farkı nedir?
Artikülasyon bozukluğunda sesin üretimi yoktur. Fonolojik bozuklukta ise üretilen sesin karıştırılması söz konusudur. Değerlendirmesini terapist yapmaktadır.
Çocuğunuzun Anlaşılırlığı Nasıl ?
3 yaşında bir çocuğun à %71-80
4 yaşında bir çocuğun tanımadığı kişiler tarafından konuşması à%100 anlaşılır olması gerekir.
2. Motor Konuşma Bozuklukları
Dizatri
Sinir sistemi hastalıklarının da neden olduğu kas kuvvetinin azalmasına (paralizi) bağlı olarak konuşmadaki motor hareketleri yapma güçlüğüdür. Serebral palsi gibi hastalıklar neden dizatriye neden olabilir. Kişinin konuşma hızı ve ritmi değişmektedir. Sıralı hareketlerde güçlük yaşandığı için bazı sesleri çıkarmada kişi zorlanır. Artikülasyonla karıştırılmamalıdır. Kişiden alınan anemnez önem kazanır. Kafa travma öyküsü sorgulanmalıdır.
Çocukluk çağı konuşma apraksisi
Konuşmadaki motor hareketleri planlama güçlüğüdür. Fonolojik bozukluğa benzerdir. Çocuk konuşma için motor hareketi planlamada güçlük yaşar. Çocukluk çağı konuşma apraksisinde ünlü seslerin üretiminde yapılan hatalara dikkat edilmelidir.
3. Akıcılık Bozuklukları
Tekrarlar: b-b-b-bardak, ke-ke-kedi, ben-ben-ben- uykudan uyandım, ben uykudan-ben uykudan-ben uykudan uyandım gibi ses, hece, sözcük ve ifade tekrarları şeklinde olabilir.
Uzatmalar: mmmmmmmmum söndü.
Bloklar: K-itap yanımda (hava akışı kesilir, uzun süre takılı kalınır)
Eklemeler: Konuşma sırasında eklemeler (ımmmm,aaaa)
Duraklamalar: Konuşmada uzun süreli boşluklar gibi akıcısızlık türleri vardır.
Kekemelik
Konuşma esnasında ses, hece veya kelimede uzatma, tekrarlar ve blokların olduğu akıcı konuşma bozukluğudur. Kekeme çocuklar kekeme olmayan çocuklarla aynı zeka seviyesine sahiptir. Nörojenik kekemelik, nörojenik konuşma bozuklukları ile ilişkilidir, kalıcı ve geçici beyin hasarları neden olabilir.
Kekemeliğin nedenleri
Kekemeliğin oluşum nedenlerine ilişkin pek çok teori-hipotez bulunmaktadır. Konu ile çok çalışma yapılmış olsa da hiçbir teori kekemeliğin özelliklerini açıklayamamaktadır. Kekemeliğin nedeni genetik yatkınlıkla birlikte çevresel, nörolojik, fizyolojik ve öğrenilmiş davranışlar gibi etmenlerin olduğu çok faktörün eşlik ettiği akıcı konuşma bozukluğudur.
Kekemeliğin başlangıç yaşı ve sıklığı
Yapılan araştırmalarda kekeleyen çocukların %65’inin 2,5 yaşlarından önce; %85’inin ise 3,5 yaşından önce kekelemeye başladığı bilinmektedir. Başlangıcından itibaren 6 ay geçtiğinde kronik kekemelik olarak adlandırılmaktadır. Kekemeliğin toplumdaki yaygınlığı çocukluk döneminde %5 iken yetişkinlik döneminde %1’dir. Okul öncesi dönemde kekemeliğin düzelme sıklığı yüksektir.
Kekemelik değerlendirmesinde
- Hikaye alma,
- Ne zaman, nasıl başladı, nasıl seyrediyor?,
- İkincil davranışları var mı ?(Baş boyun hareketleri, yüz ifadesinde değişikler gibi)
- Ebeveyn-çocuk etkileşimi,
- Konuşma örneği (hedef kelime sayısı belirlenmeli),
- Dil ve konuşma değerlendirmesi,
- Kekemelik şiddet değerlendirmesi,
Kekemelik Terapisi
Okul öncesi çağ, okul çağı çocukları ve yetişkinler için farklı terapi yöntemleri uygulanmaktadır. Kekemeliğin tedavisi yoktur. Kekemelikte terapinin etkinliği %30’dur. Kekemelik aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlıktır.
Hızlı-Bozuk Konuşma (takifemi)
Bazen kekemeliğin ve konuşma sesi bozukluğu olan artikülasyon bozukluğunun da eşlik edebildiği anormal hızda anlaşılırlığı düşük olan akıcı konuşma bozukluğudur.
4. Ses Bozuklukları
Kişinin ürettiği sesin perdesinin (frekans), şiddetinin ve kalitesinin benzer yaş ve cinsiyet grubuna göre farklı olmasıdır. Yapısal ya da fonksiyonel olabileceği gibi iki durumunun birlikte olduğu durumlarda da görülür. Ses bozukluğuna; konuşma alışkanlıkları (yüksek ses şiddet seviyesinde konuşma gibi), tıbbi nedenler (tiroid ameliyatı gibi), kronik rahatsızlıklar (solunum probleleri gibi), alışkanlıklar (sigara, alkol) ya da nörolojik bozukluklar neden olmaktadır.
Dil ve Konuşma Bozukluğu Nedenleri
- Genetik faktörler
- Özgül öğrenme güçlüğü
- Gelişimsel bozukluklar (zihinsel gerilik)
- Motor konuşma bozukluğu (dizatri-apraksi)
- İşitme kaybı
- Nörolojik problemler
- Otizm spektrum bozukluğu
- Dikkat dağınıklığı/hiperaktivite bozukluğu
- Kazanılmış beyin hasarı (Afazi)
- Kaygı, depresyon, ihmal
- Travma geçmişi
- Ekran maruziyeti,
- Diş, dudak-damak yapısı (yüksek damak),
- Selektif mutizm
- Down sendromu
- Yarık damak/dudak gibi rahatsızlıklar neden olabilir.
Konuşma Sesi Bozuklukları Değerlendirme
Ankara Artikülasyon Testi (AAT), Sesletim-Ses Bilgisi Testi (SST) gibi geçerlik ve güvenirliği yapılmış testler uygulanır. Uyarılabilirlik testi de terapi sürecinde bilgi sağlamaktadır.
Çoğunlukla norma dayalı, geçerlik ve güvenirliği yapılmış test bataryaları, doğal gözlem yolu ile ve bazı konuşma bozukluklarında video kaydı ile doğal konuşma örneği alınarak dil ve konuşma bozukluğu için değerlendirme yapılır.
Doğal konuşma örneği almanın avantajları:
Çocuğun anlaşılabilirliğini etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar: İletişim seviyesi (nasıl iletişim kuruyor? Tek sözcükle mi?), konuşma hızı, ses kalitesi, sesin şiddeti, akıcılığı vurgu paterni (doğru yerde duraklama yapıyor mu?) Doğal konuşma örneğinde bu faktörlerin hepsini değerlendirebiliyoruz.
Dil ve Konuşma Bozukluğunda Değerlendirme
Dil ve konuşma gelişimi için detaylı anamnez formunu doldurur. Bu form doğum öncesi (prenatal), doğum esnası (perinatal), doğum sonrası (postnatal), çocuğun motor gelişimleri (emekleme, yürüme vb), iletişim davranışları, ameliyat ve kronik hastalıkları, aile öyküsü gibi çocuğun dil ve konuşmasını etkileyecek geniş yelpazede terapist ya da uzman sorularını sorarak aileden bilgi alır.
Oral-Motor Muayene: Ağız içi, dil hareketleri, damak ve diş yapısı, yüzün simetrisi hakkında bilgi edinir. Küçük dil (uvula) sağa ya da sola yatık mı? Küçük dilin görünümü hakkında fikir sahibi olur. Küçük dilin “w” şeklinde olması bazen “gizli damak yarığına” işaret edebilir.
Dil bağı, dil ve ağız tabanı arasında köprü görevi görmektedir. Genellikle çocuğumda dil var konuşamıyor düşüncesi yaygın bir görüştür. Her insanda farklı boyutta bulunur. Dil bağı konuşmaya ve konuşma seslerinin çıkmasına engel değildir. Fakat bazen dilin öne ve yukarı hareketlerini engelleyecek boyutta olabilir. Bu durumda ufak bir cerrahi müdahale gerekir ve terapilere devam edilir.
Genel değerlendirme yapıldıktan sonra dil ve konuşma bozuklukları için uygun test bataryaları uygulanır. Aile iş birliği ve katılımı ile terapi programı oluşturulur. Çocuğa uygun aynı zamanda yaşına, uyarılabilirliğine, potansiyeline ve daha birçok faktör göz önüne alınarak çocuğun çevresine ve ihtiyaçlarına göre uygun terapi programı belirlenir. Çocuğa uygun ve ihtiyacına yönelik çoğunlukla görsel olan dil ve konuşma materyalleri terapilerde yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda aile eğitimi ve yönlendirmesi, çocuğun çevre düzenlemesi, iletişim için ortam kurulması konusunda aile ile birlikte terapiler verilmektedir.
Odyoloji, Konuşma ve Ses Bozuklukları Uzmanı SEBAHAT KOÇ
Neden Biz?
Yüksek Eğitim Standartları
Selvi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri’nde her öğrencimiz bizim için özeldir. Tüm öğrencilerimizle yakından ilgilenerek birebir eğitim programı uyguluyoruz.
Kadromuzda;
- Dil ve Konuşma Terapistleri
- Psikologlar
- Uzman Öğreticiler
- Odyologlar
- Ergoterapistleri
yer almaktadır.
Akademik başarı
Bireyin ihtiyaç duyduğu alanlarda en doğru şekilde akademik destek verilmektedir.
Rehberlik ve Danışma
Alanında uzman psikologlarıyla çocuğunuzun akademik ve sosyal alanda yaşadığı sorunların çözülmesine yardımcı olur.
Değerlendirme
Meb' e bağlı eğitim merkezlerimizden değerlendirme ve danışmanlık alabilirsiniz.
Servis
Ankara içi pek çok bölgeye öğrenciler ve aileler için ücretsiz servis hizmeti vermektedir.
Selvi Özel Eğitim
Keçiören, Pursaklar, Etimesgut, Sincan, Altındağ, Mamak… Kısacası Ankara’nın her yerinden okulumuza gelen tüm öğrencilerimiz bizim için çok özeldir. Her öğrencimizle özel olarak ilgileniyor ve ihtiyaçlarına özel programlar oluşturuyoruz.